Anasayfa / Roman / Zübük

Zübük


Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz.

Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek Zübük’te birleştiğini görünce ona kızıyoruz. (...)

Benim için şimdilik tek amaç, burdan kurtulmak. Ama gerçekten zübüklerden, kendi zübüklüğümüzden kurtulabilecek miyiz? İşte bu soruya cevap veremediğim için nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilemiyorum. Yeni gideceğim yerden sana mektup yazar, önce kendi zübüklüğümden kurtulup kurtulamadığımı anlatırım.

Zübük

Zübük Alıntıları


Senin düzen dediğin, makina dişlileri gibi hep birbirine geçmeli. Birinin düzeni bozuldu mu, bütün düzen çarkı bozulacak. Ucu hepimize dokunacak.



Velakin bu zaman öyle bir zaman ki, rüşvetsiz adım mı atılıyor?



Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek zübükte birleştiğini görünce ona kızıyoruz.



Bu adam bir kere siyasete gözünü dikmiş. Böylesinden korkulur. Bunun yapamayacağı kötülük yoktur.



Olur sen bana namussuz dersin, zaman olur ben sana namussuz derim, ödeşiriz. Demokrasinin icabı bu öyle mi, değil mi?



Şeytan aldatmaya gelse, şeytanın ırzına geçip, “Gözünün yaşını sil!” diye donunu da eline verir.



İt kağnı gölgesinde yürür de kendi gölgesi sanırmış.



Bu devir namussuz devri. Kimse doğruluk üzerine iş görmüyor. Doğru adamı hiçbir işin başına geçirmiyorlar.



Bu memleket, şehit şüheda yüzü suyu hürmetine yaşıyor.



Olacak iş değil. Ama olmaz deme, olmaz olmaz demişler.