Ekmek çaldığı için uzun yıllar kürek mahkûmluğu yapmış bir adam. Yoksulluk yüzünden düşmüş bir kadın. Annesiz büyümüş bir kız çocuğu. Devletin yasalarına kutsal sayılabilecek bir bağ ile bağlanmış bir polis. İhtilal dönemi Fransa'sında her biri ayrı derinliği olan karakterlerin üzerinden kurulan dev bir klasik olan Sefiller, Victor Hugo'nun Dünya Edebiyatı'na armağan ettiği en önemli eserlerin başında geliyor.
Dönemin kaotik yapısını roman boyunca hissettiren Hugo, romanın baş kahramanı Jan Valjan üzerinden erdem, iyilik, pişmanlık ve babalık gibi insani duyguları ustalıkla aktarırken öte yandan oluşturduğu derinlikli kurguyla Fransız yasalarını yapısının hataları, eksiklerini ve açıklarını gözler önüne seriyor. Dönem Fransa'sını ele alan Hugo, ekonomi üzerinden oluşan sosyal adaletsizliği, bu sosyal adaletsizliğin ve bozuk hukuk düzenini insanlık onuruna verdiği zararları işliyor. Hugo bu sosyal problemleri işlerken seçtiği bu ağır konuları sevgi, merhamet, babalık ve aşk gibi evrensel kavramların içinde kurduğu sağlam üslup sayesinde eriterek okuruna büyük bir başarıyla aktarıyor.
Dünya Edebiyatı'nın en önemli eserleri arasında sayılan Sefiller, içinde barındırdığı ihtilal dönemini yansıtmadaki başarısı, zaman içinde oluşan baba-kız ilişkisi, sıcacık bir aşk öyküsü ve roman boyunca süregelen dedektiflik hikayesiyle yayınlandığı dönemde büyük bir edebiyat olayına imza atmış, Hugo'nun dünyaca ünlü bir yazar olmasını sağlamıştır. Hemen hemen Dünya'nın bütün dillerine çevrilen eser, romantik edebiyatın en önemli örneklerinden biri olarak gösterilmiş ve Hugo bu eserle kendisinden sonra gelen farklı milletlerden birçok yazara ilham kaynağı haline gelmiştir.
Yazıldığından yüzyıllar sonra bile yazıldığı ilk zamanlardaki etkisini bırakmayı başarabilen bu dev roman daha sonra popüler kültürün önemli bir figürü haline gelerek birçok defa sinema filmi, televizyon dizisi, müzikal, tiyatro oyunu, çizgi romanına uyarlanmış ve böylelikle kült bir sanat eseri haline dönüşmüştür.
Kalabalıklar daima tehlikelidir. İçlerinde mutlaka ruhlarını ucuza satan alçaklar bulunur.
İhtiyaçları aşırı fazlalaşan insanlar kendi öz kaynaklarının sınırlarını zorlamaya itilirler ve yollarına çıkan herhangi bir savunmasız kişiden bile irkilirler.
“Sevmek ve sevmiş olmak.” Bu kadarı yeter. Gerisi? Başka bir şey istemeyin. Hayatın karanlık kıvrımları içinde bulunacak başka inci yoktur. Sevmek bir tür tamamlanmaktır.
İnsanın en büyük ihtiyacının, düşünce ve duygularını başkalarına aktarmak, onlar tarafından anlaşılır olmak olduğunu unutmamak gerekir.
Mutluluk, elde etmek için peşinden koşulacak; sonra da kaybetmemek için çaba sarfedilecek bir şey değildir. Mutluluk, senden bağımsız olarak istediği zaman gelir, dokunur sana.
Sefalet, sadece bir sınıfın malı veya kaderi değildir. O, bütün insanlığın ve içinde sefaletin kol gezdiği cemiyetlerin ayıbıdır…
Eşitlik, kardeşlik, adalet ile yola çıkanlar; ahlaksızlığın en sefilini sergilemekten çekinmiyorlar, buna da ‘hürriyet’ diyorlardı.
Bence, ne yapılsa da iki insanın hakkı ödenmez. Bunlar: Öğretmen ve annedir.
Bazı insanların yüzüne bakmak, onlardan kuşkulanmak için yeterlidir.
Büyük acılar, en sefilleri bile değiştiren ilahi bir ışığa benzer.