Tek tipleşmeye ve bireyselliği yok etmeye çanak tutan toplum hepimizi birbirimize benzeyen insanlar olmaya zorluyor.
Toplumumuzda silik yakıştırması yapılan, para sıkıntısı çeken, işini kaybetmekten korkan, çevrelerindeki kişiler tarafından aşağılanan ya da görmezden gelinen insanların yaşadıkları trajedileri konu alan bir eser.
Hikayemiz insanlar tarafından küçümsenip alaya alınan alt sınıf bir katibin yeni bir palto sahibi olma isteğiyle başlar ama, işler ne yazık ki beklendiği gibi gitmez.
Rus Edebiyatı ifadesinin oluşmasına neden olarak gösterilen bu eser, 150 yılı aşkın süredir okuyucularını büyülemeye devam ediyor.
Ne de olsa insan ruhunun derinliklerine gizlice süzülüp, neler düşündüğünü öğrenmek olası değil.
Yaşadığı süre boyunca kimsenin farkına bile varmadığı bu adamın, ölümünden sonra birkaç gün daha bu dünyada varlığını hissettirme şansının kendisine bahşedileceğini kim düşünebilirdi! Ama oldu işte…
Bu ne cüret! Siz kiminle konuştuğunuzu biliyor musunuz? Karşınızda kim var farkında mısınız?
Günün birinde yalnızca dokuzuncu dereceden devlet memuru olacağı içine doğmuş gibi durmadan ağlayıp sızlamasına, habire suratını buruşturmasına rağmen nihayetinde vaftiz edilmiş.
Önüne kesin bir hedef koyan her insan gibi, daha canlı ve hatta daha azimli biri olup çıkıvermişti; ne istediğini ve bunun için neler yapması gerektiğini biliyordu.
Sanki yaşamında eksik olan bir şeyin yarattığı boşluk doldurulmuştu; sanki evlenmişti; sanki yanında, yaşamakta olduğu anı paylaşan biri vardı, artık yalnız başına değildi; sanki hoş bir hayat arkadaşı önünde uzanan yaşam yolunu kendisiyle birlikte ve el ele yürümeye razı olmuştu.
İnsanın her şeyden bezmesi modern bir hastalıktır.
Artık öyle bir noktaya geldik ki, insanlar şahıslarına yöneltilen bir suçlamayı,mensubu oldukları topluluğun tümüne yöneltilen bir saldırı olarak değerlendiriyor.
İnsan denilen varlığın ne kadar acımasız olabildiği gerçeğini gördükçe, derinden sarsıldı.
Ne de olsa insan ruhunun derinliklerine gizlice süzülüp, neler düşündüğünü öğrenmek olası değil.