Otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü düzene başkaldıran Memed'in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukurova'nın öyküsüdür. Yaşar Kemal'in söyleyişiyle 'içinde başkaldırma kurduysa doğmuş' bir insanın, 'mecbur adam'ın romanı.
Eşkıyalığı bırakarak evlendiği Seyran ile bir Akdeniz kasabasına yerleşen Memed, burada milli mücadele kahramanlarından muallim Zeki Nejad'la dostluk kurar. Memed, köylüye zulmeden çeltikçilerle mücadele eden Zeki Nejad'ı öldürten Şakir Bey'i öldürerek yeniden dağa çıkar. Kendini yakalamak için köyleri boşaltarak köylüleri Çukurova'ya süren milletvekili Arif Saim Bey'i de öldürür. Bu olaydan sonra İnce Memed'in imi timi belirsiz olur.
"Türk halkının 1950 yılında, çeyrek yüzyıllık bir siyasal iktidarı niçin değiştirdiğini anlamak için bence İnce Memed 4'ü, bu, resmi tarihin dışında yazılmış romanı okumak yeter."
- Fethi Naci, Bir Romancı: Yaşar Kemal
"İnce Memed hem Homeros şiiri, hem ortaçağ türküleri, hem de bir proleter destanı ya da bir serüven romanı, hatta toplumsal bir belge niteliği taşıyor."
İnsan yaratığı şu evrendeki yaratıkların en korkaklarından birisidir, ama içlerinde çok da yüreklileri var, Hürü Ana gibi. Bu dünya o yürekli insanların yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor.
Umudun ölmesi, insanın ölmesinden daha beterdir Alim. İnsan ölür, ölüm haktır. En kötüsü, beteri, dayanılmazı umudun ölmesidir.
Muvaffakiyetiniz ebedi, ölmez Cumhuriyetimizin unutulmaz zaferi olacaktır. Ve siz, bu belayı üstümüzden, asil kanlı vatanımızdan bertaraf ettiğiniz için Türk tarihine altın harflerle yazılacaksınız.
Allah insanları zulüm altında yaşasınlar, diye yaratmamıştır, diye bağırıyordu. Bu dünya zulüm dünyası oldu. Allah istemiyor, Peygamber bunu istemiyor. Biri yiyor, bini bakıyor.
Dünyada hiçbir yüz onun yüzü gibi sıcak değildir. Hiçbir göz onun gözü gibi insana candan yürekten, okşayarak, insanı sevgi ışığına sararak bakamaz.
İnsanlığım lekeleneceğine beni öldürün. İnsanların insanlara güveni kalmayacağına, bu dünyada güvenilir bir insanın bile olmayacağına insanların inanması, insanlığın ölümü demektir. Ben buna sebep olacaksam, ölmem daha iyidir. Haydi birşey yapın öyleyse.
İnsanlar böyle uyudukca, insanlar böyle zulüm altında inlemeyi kabul ettikçe insanlığın bir sinekten ne farkı olur, insanlar eğer en küçük bir haksızlığa bir zulme başkaldırmayı akıl etmezlerse, insanlık bundan daha beter hale düşecektir.
İnsanların insana güveni kalmayacağına, bu dünyada güvenilir bir insanın bile olmayacağına insanların inanması, insanlığın ölümü demektir.
Onun gözlerinde kederle sevinç bir aradadır. Bir tuhaftır yüzü. Dünyada hiçbir yüz onun yüzü gibi sıcak değildir. Hiçbir göz onun gözü gibi insana candan yürekten, okşayarak, insanı sevgi ışığına sararak bakamaz.
Çünküleyim diyordu ki o, bin Ağa öldürsen yerine iki bini geliyor, gelen de gideni aratıyor, senin de dağlarda rezil olduğun yanına kâr kalıyor.