Anasayfa / Roman / Gazap Üzümleri

Gazap Üzümleri


Yayımlandığı günden bu yana büyük ses getirmeyi başaran ve John Steinbeck’in en önemli eserlerinden biri olarak gösterilen Gazap Üzümleri, 20’nci yüzyılın başyapıtları arasında yer alıyor. Yazara Pulitzer ödülünü getiren kitap, 1929 Sanayi İnkılabı sonrası Amerika’nın yaşadığı ekonomik buhranları gerçekçi bir dille okuyucuya aktarıyor. Açlık, sefalet, büyük umutlar ve hayaller çerçevesinde işlenen hikaye, sahip olduğu yalın dili ile de romanı okuyucu için akıcı bir hale getiriyor. Okudukça adeta o yıllara gideceğiniz ve kahramanların acılarını kendi içinizde hissedeceğiniz muhteşem bir olay örgüsü sizi bekliyor. John Steinbeck imzalı bu başyapıtı bir çırpıda okumaya hazır olun!

Kaliforniya’ya Giden Umuda Yolculuk

Romanın ana karakteri olan Tom, işlediği cinayet sebebiyle yedi yıl hapis cezasına çarptırılmış, bu süre zarfında da ailesinden herhangi bir haber almamıştır. Yedi yılın sonunda hapisten çıkan Tom, otostop ile evinin yolunu tutar. Ancak vardığında ailesi orada yoktur, dahası evinin yerinde de yeller esmektedir. Komşusundan ailesi ve evi hakkında bilgi alan Tom, dönemin kurak Amerika’sı sebebiyle ailenin topraklarını artık işleyemediğini, açlık ve sefalet çeken ailenin bu nedenle Kaliforniya’da portakal bahçelerinde çalışmak üzere yola çıkma hazırlığında olduğunu öğrenir.

Bu andan itibaren Tom ailenin peşine düşer. Onlarla birlikte Kaliforniya’da yaşayacak, portakal bahçesinde işçi olarak çalışıp bol kazançlar elde edecektir. Tom ve ailesi için artık umuda yolculuk başlamıştır. Peki, Kaliforniya gerçekten bol kazanç elde edecekleri bir yer midir? Açlık ve sefalet artık gerçekten geride mi kalmıştır? Kapitalizmin doruklarına kadar işlendiği bu kitapta, tüm bu soruların gerçek yanıtları cevap bulacaktır.

Gazap Üzümleri

Gazap Üzümleri Alıntıları


Açlığı, yalnız kendi büzülmüş midesinde değil, çocuklarının da büzülmüş karınlarında duyan bir adamı nasıl korkutabilirsiniz?



Sonra bir zaman gelir, insan değişir ve her şeyi bambaşka görmeye başlar.



Her birimiz acılarımızla birlikte yürüyen, acılardan oluşmuş bir geçit töreninin başında giden davuluz…



Bir tek şeyi iyice öğreniyorum,” dedi. “Her zaman, her gün, hep yanı şeyi öğreniyorum. Başın dertteyse, canın yanmışsa, bir şeye ihtiyacın varsa… fakir insanlara git. Sana ancak onlar yardım eder… yalnız onlar.



Ben düşman denince hep şeytanı düşünürdüm. Bu yüzden tüm savaşımı şeytana karşı verdim. Ama memleket şeytandan beter bir düşmanın pençesine düşmüş.



Bir kere gönlü yoksul oldu mu, çeyrek milyon dönüm bile kendini zengin hissettiremez ona.



Herkes kolayca çöker. Önemli olan direnebilmektir.



Bu dünyada inandığım tek şey varsa o da bir insanın başka bir insanın hayatına karışmaya hakkı olmadığıdır.



Tek istediğim kimseye yük olmadan yaşayıp gitmek.



Baskı ancak baskı altındakilerin güçlenmesine ve birleşmesine yarar.