Anasayfa / Roman / Beyaz Geceler

Beyaz Geceler


Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846'da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Byelinski bu eser üzerine Dostoyevski'den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan eserleri çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849'da I. Nikolay'ın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Sibirya sürgününden sonra yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu. Bu kitapta sürgünden bir yıl önce yazdığı ve en tanınmış eserlerinden biri olan Beyaz Geceler'in yanı sıra hepsi 1848 yılına ait Başkasının Karısı ve Yatağın Altındaki Koca, Noel Ağacı ve Nikâh, Haysiyetli Hırsız, Yufka Yürekli öyküleri de yer almaktadır.

Beyaz Geceler

Beyaz Geceler Alıntıları


... biliniz ki, yanlış insana karşı duyulan sevgi çabuk unutulur.



Ah, Tanrım ne uzun bir zaman dilimidir insan ömründe bir anlık mutluluk. Sırf bunun için bir ömür yaşamaya değmez mi?



Çünkü insanlar kendileri mutsuz olmadıkça, başkalarının mutsuzluğunu asla anlayamazlar.



Bu kadar fazla açıldığıma, içimi döktüğüme, kitap gibi konuştuğuma pişmandım. Karşımdakinin beni anlayacağından emin olmadan ne diye açılmıştım?



Gidene güle güle!.. dedi. Mademki benim hakkımda duyguları bu kadarmış, bahtı açık olsun.



Görüyorsun, ağlıyorum Nastenka. Ama önemli değil. Yanaklarımdan gözyaşları süzülse ne olur ? Bırak, süzülsünler; kimseyi incitmiyorlar. Kısa süre içinde kuruyacaklar...



Dün bizim üçüncü buluşmamızdı, üçüncü beyaz gecemiz. Fakat mutluluk ve neşe insanı nasıl güzelleştiriyor! Yürek sevgiyle nasıl da kaynıyor! Sanki kendi yüreğini alıp bir başkasının yüreğine dökmek istiyorsun, herkesin neşelenmesini, herkesin gülmesini istiyorsun. Mutluluk nasıl da bulaşıcı! Dünkü sözleri ne okşayıcıydı, yüreğimi ne kadar yumuşattı... Nasıl da üzerime titriyor, şefkat gösteriyordu, bana nasıl cesaret veriyor ve yüreğimi şımarttıkça şımartıyordu! Ah, o mutluluk cilveleri! Bense... Bense hepsini doğru kabul ediyorum; sanıyorum ki o da...



Sevinç ve mutluluk insana nasıl da iyi gelirmiş! İnsanın kalbi nasıl da aşk ile dolup taşarmış! İnsan istiyor ki, tüm kalbindekileri döksün; her şey yoluna girsin ve o hep gülsün. Meğer mutluluk nasıl da bulaşıcıymış!



Yürürken bir yandan şarkı mırıldanıyordum, çünkü mutlu olduğum zamanlar kendi kendime bir şeyler mırıldanırdım, Hiçbir dostu, arkadaşı olmayan, sevinçli anlarında sevincini kimselerle bölüşemeyen herkes de aynı şeyi yapmaz mı?



Çünkü seni yıllardır tanıyorum, sevgili Nastenka, çünkü yıllardır böyle birini arıyordum. Aradığım sendin, ikimizin şu anda buluşması kaderimizde vardı.